Çakıl Taşlarının Şifası

Yıllar evvel, Çıralı sahilinde; grili kahveli, beyazlı sarılı, kırmızılı yeşilli, büyüklü küçüklü çakıltaşlarıüzerinde elimdeki bembeyaz kâğıda duygularımı yazmaya çalışırken ben kâğıda kâğıt bana bakakalmıştık. Ne yazacağımıbilmediğimden değildi kalemimin suskunluğu. Bir an zihnim bomboş kalmıştı. Derin bir sessizlik, derin bir beyazlık, derin bir huzur kaplamıştı içimi. Durmak bilmeden konuşan zihnim susuvermişti.Farkında bile olmadan çıktığım farkındalık yolculuğum çok sevdiğim çakıl taşları üzerinde başlamıştı; bundan yaklaşık on iki yıl evvel. Başka yerde olmazdı zaten, ayıp olurdu can parem çakıllarıma.

Okumaya devam et

Süleyman’ın Askerleri

Süleyman’ın orduları kuşlar, karıncalar ve bilmediğimiz hayvanlardı. Ve Hz. Süleyman bu orduyu sadece ve sadece hayırlar işlemekte kullanıyordu. Birlik ve beraberlikte kullanıyordu. Süleyman’ın ordusunda bir sürü kullanacağı araçları vardı ise… Ya yaşamın içindeki her şey araç ise?

Okumaya devam et

Danimarkalı Kız ve Aşkın Cinsiyeti

2015’te vizyona giren bu filmi izlediniz mi bilmiyorum. Tabi ki bu bir film tanıtım ya da eleştiri yazısı değil. Yine de filmi kısaca özetleyeceğim. Filmin iki baş kahramanı ressam karı koca. Erkek sanat çevrelerinde daha çok kabul gören başarılı bir ressamken kadın henüz çıraklık aşamasında. Bir taraftan da çocuk yapmaya çalışıyorlar. Bir gün kadın ressamın model olarak kullandığı balerin çalışmaya gelmez. O da kocasından modelin kıyafetlerini giymesini ve kendisine poz vermesini ister. Erkek ressam kadın kıyafetleri giymekten ne kadar hoşlandığını fark eder ve sürekli resmini yaptığı doğduğu yerde çocukluk döneminde bir erkeğe aşık olduğunu anımsar. Daha sonra dışarda da kadın kıyafetleriyle dolaşmaya başlar. Kadın anlaşılmaması için kocasının kız kardeşi olduğunu söyler. Bir süre bu böyle devam eder ama kadın dayanamaz ve birkaç doktora götürür. Son gittikleri doktor hastaneye yatırmak ister. Bu sırada kadın artık ünlü bir ressamdır. Sergi açmak için Paris’e giderler ve orada kalırlar. Farkındalığı artan ve kıyafet değiştirmekle yetinemeyeceğini anlayan koca ameliyatla cinsiyet değiştirmek ister. Henüz bu ameliyatlar yeni başlamıştır. Karısı önce vazgeçirmek istese de sonunda kabullenir ve yanında olmak ister. O ise yalnız başına gider ve ilk aşamayı olur. Karısı yine de gider ve yalnız bırakmaz. İkinci aşama daha da zordur ve enfeksiyon nedeniyle kaybedilir. Ölürken yanında olan ve elini tutan yine karısıdır.

Okumaya devam et

Yol

İnsanın tekâmül yolculuğunda elinde ‘en ağırından, en sahiplendiği’ bir konusu vardır. Kiminin iş, kiminin para, kiminin kanser, kiminin aşk, kiminin merhamet… Elinde mutlak bir konusu vardır bunları içeren. Bu konular sırat köprüsü gibidir, insanı hezeyana sürükler ve atar. Bunlar onu eksik bırakan, ona yetersiz kaldığını düşündüren, geçmişe yönelik yaşadığı hezeyanlardır. Ve insanın her an kavga ettikleridir. Kimse, acı çekmeyi arzulamaz. Fakat acının zevk olduğuna inanabilir. Aslında kimse, mutlu olmaktan kaçınmayı istemez. Fakat neşenin acı verici, tehditkâr ve tehlikeli olduğuna inanabilir.

Okumaya devam et

Hayatta Her Şeyin Bir Cevabı, Bir Sebebi, Bir Açıklaması Vardır?

Kendimi bildim bileli her daim “anlamaya çalışmak”, “cevap bulmak” gibi takıntılarım var. Bir şeyi anlarsam ve bilirsem özgürleşirim duygusu bende hep hakim olmuştur. Herhangi bir durumda bana neyin niçin olduğu anlatılsa hiç ısrarcı olmadan dönüp arkamı gidebilirim, ama cevapsız bırakıldığımda değersizim duygum ön plana çıkıp, içimi gittikçe daha da kemiren, çığ gibi büyüyen bir “anlama takıntısı”na dönüşen hırs oluşuyor.

Okumaya devam et