Tara Kitap

Dünyaya Doğmayan Çocuğa

Dünyayı, olduğundan da fazla büyütme çabasındaydı insan. Hâlbuki gerektiği kadar büyüktü. Şimdi bu çabanın kötü bir özeti; insan gözünün göremeyeceği küçüklükte bir tehdit olarak gösterdi kendini. Eskiye döndüremediğimiz bu gereksiz çabanın eserinin korkusuyla evlere kapattık kendimizi. Genişletmek istediğimiz o dünyaya şimdi sadece balkon korkuluklarının ardından bakabiliyoruz. Sözde sicilimiz temiz…
Ne baharın gelişini selamlayabiliyor ne de martılara simit atabiliyoruz. Her şeye rağmen yine de bazen doğa teselli ediyor bizi. En sadık dosttan daha da dost gibi; bir kuş uğruyor pencere kenarına. Güneş selam ediyor sabahları. Kediler şarkı söylüyor. Çiçekler kokusunu bırakıyor nefesimizin aroması olsun diye.
Biz ders alabildik mi bilmiyorum. Sanmıyorum. Zannediliyor ki şimdiye dek olagelen tüm savaşlar, felaketler, yalnızca tarih kitaplarından ezberlememiz gereken; topluca girdiğimiz sınavlarda, doğru şık olarak karşımıza çıkan bir seçenekten ibaret… Değilmiş işte. Kocaman bir dersmiş. Çaresizlikmiş. Şükürmüş. Duaymış. “İnsan, kendi açtığı kuyuya düşebilecek acizliktedir” demekmiş. Bazıları sonsuz hükümdar hisseder ya kendisini. Ona cevapmış.
Ektiğimizi biçtiğimiz gerçeğini atasözlerinden öğrenemedik; bizzat yaşamak istedik. Söz dinlemedik. Yetinmedik. Deniz kenarında oturup yalnızca gemilerin geçişini seyretmenin aslında ne büyük bir nimet olduğunu fark edemedik. Koşabilmek ne güzel bir yetenekmiş mesela! Bir balık gibi yüzebilmek keza. Sevdiklerimizin gözlerinin içine bakarak iki kelam etmek, çocukların parkta oynayışına bakmak, gün kızılken yolda yürüyüp, gölgenin seni izleyişini izlemek…
Tüm insanların eşit olduğunu ve en temel duyguların, en kalıcı mutluluk olduğunu sadece felaketler yaşanınca mı fark edebiliyoruz?
Paranın; sevgi ve çare satın almadığını, sevgi ve çarenin; “insan” olabilmekle, “emek”le mümkün olabildiğini…
Bunlar da sana “anasözü” olsun çocuk. Atasözlerini demode buluyor şimdiki gençlik. Hiçbir zaman iyi olmaktan, iyilikten vazgeçme. Öylesi dünya daha güzel…

Paylaş :

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir